Sayı 25 Asr Suresi
ASR Suresi, Kur’an´ı Kerim‘in en kısa surelerinden biridir.
Tamamı üç ayettir. Bu kısa sure, daha önceki bütün surelerin
öĝütlerini içine alacak bir genişliktedir.
Bu gerçeĝi, Ímam Şafii hazretleri şöyle ifade etmiştir:
Başka hiç bir süre inmemiş olsaydı bile, Asr Suresi insanlara kafi gelirdi. Bu sure Kur‘an‘daki bütün ilimleri içinde bulundurur.
Asr Suresi‘nin kısa meali şöyledir:
1)Asra yemin olsun ki,
2)Ínsan mutlaka ziyandadır.
3)Ancak iman edenler, salih amel (iyi iş1er) iş1eyen1er, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.
Cenab-ı Hak (cc.) bu surenin ilk ayetinde zamana yemin ediyor.
Zaman, Allah‘ın büyük bir nimetidir.
Hayatın bütün önemli ve güzel iş1eri zaman içinde yapılıyor.
Ínsana veri1miş olan süreli zamana ömür diyoruz.
Ömür sermayesi en kıymetli sermayemizdir. Zira, bütün diĝer kazançlarımızı ömrü meydana getiren zaman içinde temin ederiz.
Ömrün boşa geçirdiĝimiz ve israf ettiĝimiz hiçbir anını geriye getiremeyiz, telafi edemeyiz. Bir daha asla yerine konulamayacak ve ele geçiri1emeyecek olan şey ömürdür.
Ömür uzadıkca kısalmaktadır.
Kısala kısala, nihayet bir gün sona erecektir.
Bu kesin gerçek ortada iken, nasıl olurda ömrümüzü boşuna geçiririz?
Íşte zamanın bu tartışı1maz önemine işaret etmek için Rabbimiz, zaman
üzerine yemin etmiştir.
Sonra da insanın kesin bir ziyan çinde bulunduĝunu açıklamıştır.
Íşte bu ziyandan kurtulabilmek için dört önemli şart vardır.
Asr Suresi‘ne göre bu dört şart sırasıyla şun1ardır:
1)Íman Etmek:
Yani Allah‘in (c.c.) varlıĝına ve birliĝine inanmak ve bu inancı yüreĝine büyük bir samimiyetle yerleştirmek...
Bu hakiki inancın etkisiyle de, her türlü kötülükten, eĝrilikten günahtan kaçınarak, iyiliĝe koşmak, Íslam ahlakının güzelliĝini elden ge1diĝince hayatına sindirmek ve sosyal hayattada yaşamak...
2)Salih Amel Íş1emek:
Hakiki bir iman sahibi, inancının gereĝi olarak, herkese yararlı işler yapar. Gerçek iman sadece kalpte kalmaz, insanın bütün hayatına hükmeder.
Onu insanlar için hayırlı yararlı, gerekli iş1ere yönlendirir.
Müslüman, kendisinden madde yada manevi anlamda yararlanılan bir
kimse demektir. Bu özelliĝi onun her halinden belli olur.
Bu dünya imtihanı, kiminin daha güzel iş yaptıĝını denemek için bizlere
verinen süreli bir zamandır...
Ínanmış insan, hem kendisine ve ailesine, hem de diĝer insanlara faydalı olur. Onun için bu özellik ahlak seviyesini gösterir.
Bunu Allah‘ın bir emri olarak telakki eder ve dolayısıyla da, iyiliklerinden ibadet sevabı kazanır.
Sâlih (iyi) amelin özü, Allah'u Tealâ'nın emirlerini üstün tanımak, Allah'ın hükümlerini yeryüzünde uygulamak, onun din ve şeriatını korumak, yarattıklarına şefkat beslemek ve yardım etmektir. Salih ameller ikiye ayrılır. Birincisi; bedenî ibadetler gibi, yükümlünün önce ve bizzat kendisine yarar sağlayan ve kendisinin iyileşmesine yarayan amellerdir.
Namaz, cihat, küfürle mücadele, Allah'ın dinini yeryüzünde hakim kılmak için gayret sarfetmek ve bunun gerçekleşmesi için Allah'a dua istiğfarda
bulunmak, oruç tutmak bunlar arasında sayılabilir.
ikincisi; zekât ve sadaka gibi başkalarına yararı olan amellerdir.
(M. H. Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VIII, 6079, 6080).
3)Birbirine Hakki Tavsiye Etmek:
İnsan, kendisini yaratan yüce Allah'ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmakla mükelleftir. Kişi bu emir ve yasaklar karşısında birinci derecede kendi nefsinden sorumludur.
Ancak insanın "nemelâzımcılık" ruhuyla ve "bana dokunmayan yılan bin sene yaşasın" zihniyetiyle bu ilahî emir ve yasakları sadece kendi nefsinde yaşayıp, diğer insanların bunları uygulayıp uygulamamalarına seyirci kalması İslâm'a göre câiz değildir. Aksine bu emirlerin, başta aile fertleri olmak üzere diğer insanlar arasında da tatbik edilmesine var gücüyle çalışması ve yasakların işlenmesine engel olması gerekir.
Bunu yaptığı takdirde ancak âyet-i kerimede belirtilen hakkı tavsiye
görevini yerine getirmiş sayılır.
Peygamber efendimiz (s.a.s.)'e bir adam gelerek "Ya Rasûlüllah! En faziletli cihad hangisidir diye sordu. Rasûlullah (s.a.s.), "zâlim bir yöneticinin karşısında hakk kelimeyi söylemektir" şeklinde cevap verdi (Ahmed b. Hanbel, IV, 3j4).
Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadis-i şerifte üç defa tekrarlayarak " din nasihattır" (nasihattan ibarettir) demişlerdir (Müslim, İman)
Ímanla Allah‘a baĝlanan...
Ímanının gereĝi olarak hep yararlı iş1er iş1eyen..
Allah ın bahtiyar ve mutlu kularından bir kul olmuştur.
Böyle bir Müslüman, sadece bu şahsi mutlulukla yetinmez.
Kendisine hidayet nimetini nasip eden, iyi işleri vapmaya muvaffak kılan Yüce Yaratıcıya karşı fiilen şükredebilmek için, başka1arını da bu hak ve hakikat yoluna çaĝırma1ıdır1ar.
Yolunun hak yolu olduĝunu her vesileyle açıklar
Bu güzelliĝi başkalarıy1a da pay1aşmanın zevkini yaşamak ister.
Yalnız Hakkı tutmayı, yalnız hakka baĝlanmayı, yalnız hakka hizmet etmeyi, yalnız haktan yana olmaya gayret etmeyi, yalnız hak üzere bir1eşmeyi, hak üzere hareket etmeyi, herkese tavsiye eder.
Yani hakkı yayar, hak davasını yaymak uĝrunda her türlü fedakarlıĝı göze alır ve elinden ne geliyorsa hiç çekinmeden vermeye harcamaya hazır bekler, yeri gelince de düşünmek için zaman harcamaz..!
4)Birbirine Sabrı Tavsiye Etmek:
Zamanın kötü iş1er1e kirlenmesi, dünyanın hile ve desiseleri, nefislerin ihtirasları ve bilerek ziyana atılanların artması Hak yolunda yürümeyi zorlaştırmaktadır dolayısıyla da hak yolda sebat edebilmek için zorluklara katlanmak, acılara dayanmak ve şerlilere karşı mücadele etmek gerekir.
Bütün bu zorlu iş1ere devam etmek ve sonuna kadar hakkın yanın da olamak için de sabra ihtiyacımız vardır.
Çoĝu zaman da bir insanın tek başına sabrı yeterli olmayabilir,
Sabır taşı çatlaya bilir.
Sabırsızlıĝınında sonucuda ziyan olabilir.
Íşte böyle durumlarda, Müminlerin birbirlerine sabır takviyesinde ve tavsiyesinde bulunmaları mecburidir...
Tek başımıza sabrımızın yetmediĝi yerde, mü‘min kardeş1erimizin sabırlarından da sabrımıza eklemeler yaparak, dayanma gücümüzü bereketlendirebiliriz.
Bu dayanışma, hem başarıdır hem de kardeşliĝin temel yapıtaşıdır..
Lokman Süresi‘nde, Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Namaz kıl, iyiliĝi emret, kötülüĝü de yasakla. Sana isabet edene sabret, şüphesiz ki bunlar kesin işlerdendir.“
Modern dünyanın insanı sabırsızdır. Sabır hazinesi iflas etmiş olan çaĝdaş insanlar, sabırsızlıkla büyük hatalar, suç1ar ve günahlar iş1emektedir. Yaşanan hızlı hayat, yalnızlık duygusu, çıkarcı zihniyetler insanı kararsız
ve sabırsız kılmıştır.
Oysaki, “Şüphesiz Allah, sabredenlere beraberdir. Ve ‘Ancak, sabredenlere, mükafatları hesapsız ödenecektir.“
Bir başka ayet mealinde de şöyle buyurulur:
Sabredenleri müjdele ki, onlara bir bela eriştiĝi zaman; Biz Allah içiniz ve biz ona döneceĝiz derler. Íşte Rablerinden baĝışlamalar ve rahmet hep onlaradır ve doĝru yolu bulunlar da onlardır.
Sabır, imanda, salih amelde ve hakkı tavsiyede güzeldir.
Aksi halde, kötülüĝe, zillete ve aşaĝılıĝa boyun eĝmek ve razı olmak sabır deĝildir. Kötülüĝe razı olmak da kötülüktür.
Mü‘min iyilik için elinden gelen her şeyi yapar. Yapamadıkları için de
özlem duyar. Íyilik yolunda başına gelen bela ve musibetlere katlanır.
Kötülükten ve günahtan kaçmakta devam eder. Bu devamlılık da sabırdır.
Maddi belalara katlanır, sabreder. Hastalıĝa ve ölüme de sabır gösterir.
Íbadetlerini yapmaya devamda sabırlıdır. Ínanmış kişi, “Sabır, imanın yarısıdır diyen Resulullah‘ı (s.a.v.) örnek alır, yaşayışlada tasdik eder.
Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür.
Allah'ın emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşrû olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde
olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musîbetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak
ve sabretmeye alışmak lazımdır.
Bütün faziletlerin anası, hayatta muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel özelliktir. Her türlü rezaletin sebebi sabırsızlık veya gerektiği kadar sabır gösterememektir. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır. "Şüphesiz Allah Teâlâ sabredenlerle beraberdir" (el-Bakara, 2/153, 155).
Sabrın sonu selamettir, başarıdır. Sabır acıdır. Fakat sonucu tatlıdır. Hz. Peygamber (s.a.s); "Sabreden başarıya ulaşır' ; "Sabır başarının anahtarıdır"; "Sabır bir ışıktır"; "Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir"; "Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende bir çok hayır vardır" buyurarak sabrın faziletini anlatmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.s); "Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür" (Buhârî, Cenâiz, 32) sözüyle bir felaketle ilk karşılaştığı zamandaki sabrın önemini vurgulamıştır.
Sabretmek, mahkûmiyete, meskenete ve zillete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak anlamına gelmez.
Çünkü meşru olmayan şeylere karşı sabretmek caîz değildir.
Bunlara karşı içten elem duymak ve bunlarla mücadele etmek gerekir. İnsanın kendi gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değil, acizlik ve tembelliktir. Rasulullah (s.a.s); Ya Rabbi! Acizlikten ve tenbellikten sana sığınırım" (Buhari, Cihad, 25) diye dua etmiştir.
Sabırla hayat merdiveninin basamaklarını birer birer tırmanmaya çalışır. Sonunda gelebildiĝi yere de rıza gösterir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) her konuda olduĝu gibi, sabır kahramanı olmada da bizim en güzel örneĝimizdir.
Çektiĝi dayanılmaz işkencelere raĝmen, hak yolunda yürümekten bir an bile vazgeçmemiş, inanılmaz bir sabırla imanı insanlara ulaştırmıştır.
Böylesine önemli gerçek1eri bildiren Asr Süresi‘ ni sahabe1er birbirlerinden ayrılırlarken mutlaka okurlar dolayısıyla da onun güzel anlamını bir kez
daha hep birlikte hatırlarlardı.
Mehmet Akif merhum, şiirinde Asr Süresinden şöyle bahseder:
Halık‘ın namütenahi adı var; en başı Hakk
Ne büyük şey kul için, hakkı tutup kaldırmak...
Hani Ashab-ı Kiram ayrılalım derlerken,
Mutlaka Sure-i “Vel-Asr“ okurmuş bu neden!
Çünkü meknun büyük surede esrar-ı felah,
Başta iman-ı hakiki geliyor, sonara salah.
Sonra hak, sonra sebat. Íşte kuzum insanlık,
Durdu birleşti mi yoktur sana hüsran artık.
Kaynak : Doĝru Düşünme ve Başarma Sanat
Vehbi VAKKASOĜLU
Hazırlayan : Ahmet Taştekin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder